Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerjinin yayımı (emisyonu) ya da aktarımıdır. Radyoaktif maddelerin etrafa yaydığı alfa, beta, gama gibi ışınlar veya uzayda bulunan unsurların meydana getirdiği, dalgalar veya parçacıklar biçiminde yayılan elektromanyetik ışınların tamamı da radyasyondur.
Bilindiği gibi maddenin temel yapısını atomlar meydana getirir. Atom ise, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ile bunun çevresinde dönmekte olan elektronlardan oluşmaktadır. Herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; çekirdekte kararsızlık oluşur ve fazla nötronlar parçalanır. Bu parçalanma sırasında alfa, beta, gama adı verilen ve çıplak gözle görülmeyen ışınlar ortaya çıkar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde' denir.
Radyasyon doğal yollarla oluşabileceği gibi televizyon, radyo, bilgisayar, cep telefonu, röntgen, bilgisayarlı tomografi gibi cihazlarda yapay olarak da oluşabilir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler nedeniyle üretilmiş olan çoğu cihaz bu şekilde radyasyon yayar. Bu nedenle biz hiç fark etmeden dokularımız, organlarımız radyasyondan etkilenir. Bu etkileşim bazen gözle görülür durumlarda olurken bazen de hiç haberemiz olmadan vücudumuzu etkilemektedir.
Radyasyon, dalgalar veya parçacıklar biçiminde yayılan enerjidir ve daima doğada var olan, birlikte yaşadığımız bir olgudur. Cep telefonu, gprs sistemleri, radyo ve televizyon gibi cihazlarda veri iletimini sağlayan elektromanyetik dalgalar, endüstri ve tıbbi görüntülemede kullanılan bazı ışınlar, güneş ışınları günlük hayatımızda alışkın olduğumuz radyasyonlardır.
Radyasyon dünyada ve uzayda sürekli vardı ancak insanlığın radyasyonu keşfetmesi 1896’da Fransız fizikçi Henri Becquerel’ın uranyum tuzunun ışınlar yaydığını farketmesiyle gerçekleşmiştir. Teknolojinin ve sanayinin gelişmesiyle de uranyum elementi kullanılmaya başlanmış ve radyasyonun etkileri giderek artmıştır.
Kararsız bazı elementlerin dış etkenler olmaksızın kendiliğinden parçalanmaları sonucu çevrelerine partiküller ya da elektromanyetik radyasyon vererek daha kararlı hale geçmelerine radyoaktivite denir. Bu elementlere de radyoaktif elementler denir. Radyoaktiflik, uranyum gibi ağır elementelerde görülür.
Kararsız atom çekirdeği rastgele biçimde bozunarak kararlı bir çekirdeğe dönüşür. Ağır elementlerin kararsız çekirdeklerinin bu bozunması radyoaktivite olarak bilinir. Bozunma işlemi sonucunda çeşitli parçacıklar ve enerji yayımlanır. Kararsız bir atomun çekirdeği kararlı olmak için bozunmaya uğrar. Bu bozunma sonucunda radyasyon enerjisi yayımlanır. Nükleer fisyon da radyoaktivite yaratır. Fisyon, gelişigüzel veya enerji üreten nükleer reaktörlerde kontrollü olarak ağır çekirdeklerin çatlaması olayıdır.
Radyoaktiflik gelişigüzel bir olaydır ve radyoaktif bir elementin atom çekirdeklerinin yarı ağırlığa düşmesi için geçen süreye bu elementin yarı-ömrü denir.
X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik spektrumun parçalarıdır. Elektromanyetik parçaları, frekans ve dalga boyları ile tanımlanır. Ultraviyole ve X ışınları çok yüksek frekanslarda olduğundan, elektromanyetik parçalar kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması iyonlaşma diye tanımlanır. İyonlaşabilen elektromanyetik radyasyonları, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun sonucunda doku zarar görür. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur. Maden işletme yataklarında, doğal su kaynakları içerisinde ve toprakta; gerek insan faaliyetleri sonucu, gerekse doğal olarak bulunan radyoaktif maddeler besin zincirine (bitkilere) girerek, oradan da hayvan ve insanlara geçmek suretiyle ölümle sonuçlanan çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Radyoaktif kirleticiler özellikle insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon, canlılarda genetik değişikliklere de yol açmaktadır. Radyasyonun etkisi; cins, yaş ve organa göre değişmektedir. Çocuklar ve büyüme çağındaki gençler ile özellikle göz en fazla etkilenen organ olup; görme zayıflığı, katarakt ve göz uyumunun yavaşlamasına sebep olmaktadır. Deri ise, radyasyona karşı daha dayanıklıdır.
Radyasyonun zararları genellikle zamanla ortaya çıkan bir etki olup, ani etki ancak atom bombalarının yol açtığı ölümler ve yüksek radyasyondaki yanmalar şeklinde kendini göstermektedir. Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır. 1960'lı yıllarda en yüksek seviyeye çıkmış olan radyoaktif yağışlarda, nükleer silah denemelerinin havada yapılmasının yasaklanması sonucu, 1970'li yıllardan sonra azalma görülmüştür.
Çevre sorunları sınır tanımaksızın artmakta ve çeşitli kirleticiler kilometrelerce uzaklara taşınarak etki gösterebilmektedir. Örneğin; Çernobil kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıkların, toprak ürünlerinde yol açtığı kirlilik bilinmektedir. Çernobil reaktöründe oluşan kazada, doğrudan etki sonucu 30'dan fazla insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, sakatlanmış ve hastalanmıştır. Binlerce insan ise belirtileri sonradan çıkacak olan genetik etkilerle, nesilden nesile geçebilecek kalıcı izler taşımaktadır. Çernobil'deki kaza sebebiyle atmosfere karışan radyoaktif maddelerin, atmosferik hareketlerle: uzaklara taşınmasıyla, düştükleri yerlerde radyasyona sebep olmuştur. Bu olaydan en çok ülkemizin Çernobil'e yakın olan Karadeniz Bölgesi'nin etkilendiği tespit edilmiştir.
Radyasyon kelimesini duymak bile çoğu insanın içinde endişe uyandırır. Bu endişede kuşkusuz radyasyonun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ile ilgili yayınlar, filmler ve medya haberleri önemli rol oynar. Özellikle ikinci dünya savaşını sona erdiren dram ve Çernobil faciası gibi radyasyonla direkt ilgili olayların sonrasında görülen ölümlerin yanısıra kanser hastalarında görülen artış radyasyonun insanların gözünde korkunç bir yer edinmesine neden olmuştur.
Tüm VDU'lerin (TV, bilgisayar) arkalarında ElektroManyetik (EM) alan daha büyüktür. Komşunuzda bu aletlerin nereye yerleştiğine dikkat etmeye çalışın.
Radyasyon bir enerjidir. Bizler uzaydan, soluduğumuz havadan, yediğimiz yiyeceklerden, evlerimizdeki yapı malzemelerinden yayılan radyasyona sürekli maruz kalırız. Radyasyon yaşadığımız çevrenin bir parçasıdır ve zamanın başlangıcından itibaren vardır. Radyasyon kaynakları doğal ve yapay olmak üzere iki gruba ayrılır.
Doğal radyasyon uranyum gibi bazı kimyasal elementler ile uzay boşluğundaki yıldızlar ve bazı nesneler tarafından üretilir. Bazı nesneler radyoaktif özelliğini hemen yitirirken bazıları çok uzun süre koruyabilir.
Doğal radyasyon kaynaklarına örnek olarak şunları verebiliriz :
Radyasyon hızlandırma makinesi (Siklotron / hızlandırma makinesi), doğrusal (lineer) hızlandırıcı veya dairesel hızlandırıcı gibi yapay radyasyon oluşturan özel makineler sayesinde radyasyon üretilebilir.
Yapay radyasyon kaynaklarına örnek olarak şunları verebiliriz :
Radyasyon ölçüm yöntemleri, radyasyonun hangi amaçla ve nerede kullanıldığına göre çeşitlilik gösterir. Radyasyon ölçümünde kullanılan en temel yöntemler şunlardır :
Genelde radyasyonu algılamak ve ölçmek için 2 tip cihaz kullanılır.
Bu cihazlar şunlardır :
![]() |
Radyasyon Nedir ?
Radyoaktivite Nedir ?
Radyasyon Çeşitleri Nelerdir ?
Radyasyonun Zararları Nelerdir ?
Çevremizdeki Radyasyondan Korunmak İçin Ne Yapmalıyız ?
Radyasyon Kaynakları Nelerdir ?
Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir ?
Yapay Radyasyon Kaynakları Nelerdir ?
Radyasyon Ölçüm Yöntemleri Nelerdir ?
Radyasyon Ölçüm Cihazları Nelerdir ?