Havalanir Uşağum Havalanir
( Geyik Avı ve Uçak )

Temel ile Dursun av partileri düzenleyen özel bir firmayla anlaşarak geyik avına gitmişler. Firma, kendilerini deniz uçağıyla bir krater gölüne indirip göl kıyısına bırakacak, dağlarda avlandıktan sonra tekrar göl kıyısından alarak geldikleri yere geri götürecekmiş.

Uçakla uzun bir yolculuk yaparak av yapacakları yere varmışlar. Pilot, deniz uçağıyla krater gölüne inerek göl kıyısına yanaşmış.

Yolculara, bundan sonra olacakları anlatmış :

─ Sayın yolcularımız, göle indik.

─ Artık avlanabilirsiniz, size iyi avlar.

─ Bir gün sonra sizi almak için tekrar bu göle geleceğim.

─ Ancak şunu şimdiden peşin olarak söyleyim, sonra benim haberim yoktu demeyin.

─ Kişi başı bir geyik taşıma hakkınız var.

─ Göle gelirken kimse yanına bir geyikten fazla almasın.

─ Deniz uçağı daha fazlasını kaldırmıyor.

Temel, pilota sitem etmiş :

─ Tamam da.

─ Biz zaten birazcuk kafamiz dağılsin diye buradaya celduk.

─ Bütün geyikleri avlayacak değiliz.

Bunu duyan pilot şöyle demiş :

─ Muhteşem.

─ Size iyi avlar dilerim o zaman.

─ Rastgele.

Bunları söyledikten sonra pilot, uçağına atlayarak geri dönmüş.

Pilot bir gün sonra, tura katılan avcıları almak için tekrar göle gelir. Deniz uçağıyla krater gölüne inerek göl kıyısına yanaşır.

Pilot bir de bakmış ne görsün ? Temel ile Dursun'un yanında, kişi başı iki geyik !

Pilot, Temel ile Dursun’a dönerek bu duruma itiraz eder :

─ Bravo !

─ Ben kişi başı bir geyik demiştim, siz kişi başı iki geyik getirmişsiniz.

─ Bu uçak, bu ağırlığı taşımaz.

Temel konuşur :

─ Taşur uşağum taşur.

Pilot tekrar itiraz eder :

─ Taşımaz.

Bu sefer de Dursun konuşur :

─ Taşur uşağum taşur.

Pilot yine itiraz eder :

─ Beyler bakın !

─ Bu uçağın belirli bir taşıma kapasitesi var !

─ Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz !

Temel pilota ısrar eder :

─ Havalanir uşağum havalanir.

Pilot kabul etmez :

─ Olmaz !

Bu sefer de Dursun pilota ısrar eder :

─ Haçan geçen yılki pilot havalandi ama.

─ Sen neden havalanmaysun bakayum ?

Bunu duyan pilotun kafası karışır ve merakla sorar :

─ Havalandı mı ?

─ Dört geyikle mi ?

─ Buradan mı ?

Dursun cevap verir :

─ Evet da !

─ Tastamam öyledur.

─ Geçen yılki pilot, hem de dört geyikle havalanmişdur !

Pilot sonunda ikna olur ve şöyle der :

─ Madem o pilot yaptı, ben de yaparım.

─ Hayatımda ilk defa böyle bir şey yapacağım ama ikna ettiniz beni.

─ Hadi yükleyin geyikleri, binin uçağa, bağlayın kemerlerinizi de kalkalım.

Pilot uçağa gazı verir. Deniz uçağı göl üzerinde hızlanmaya başlar. Hızlanır, hızlanır, kızakları sudan kesilerek hafiften havalanır. Fakat uçak, bir türlü ağırlığı kaldırıp yükselemez. Sonunda burun üstü ormanın içine çakılırarak parçalanır.

Şans eseri kimsenin burnu bile kanamadan herkes kurtulur. Ormanda, yarı baygın vaziyette, paramparça olmuş uçağın yanında yatan Dursun, kendine gelerek kafasını kaldırır. Temel de gözlerini açmıştır.

Dursun Temel'e sorar :

─ Ula Temel, neredeyuz biz ?

Temel şöyle bir etrafını süzer ve Dursun'a cevap verir :

─ Ula Dursun, hemen hemeeen geçen yıl düştüğümüz yerin 250 metre kadar gerisundeyuz daaa !